30 Eylül 2014 Salı

Termo Elektrik Santrallarde Isı Yalıtımı

Termo-elektrik santralarının kendilerine özgü bir kliması vardır. Bu klima, santralar değiştikçe farklılıklar göstermektedir. H. J. Riebe, Doğu Almanya’daki 37 adet santralları  incelemiş ve ölçümler yapmıştır. Riebe, santrallerin ana binasıyla ilgilenmektedir.
Kazan dairesi, kömürlük dairesi ve makine dairesi ana binanın bölümleridir. Termo-elektrik santrallarındaki ısı, artık madde sayıldığından mümkün olduğu kadar çabuk yok edilmesi (dışarı verilmesi) istenir. Buhar valfları ve borularındaki sızmalar sayesinde hava nem oranının yükseldiği sık sık görülür. Çatı tavanından damlayabilecek su, elektrik düzeni için zararlı olacağından sıcak odaların çatısının ısı yalıtımı iyi olmalıdır. Merkez odaları, çok sıcak fabrika karakterindeyse yalıtımdan vazgeçilebilir.

KAZAN DAİRELERİ

Kazan dairesinin iyi bir rüzgar ve dış hava korunumu olmalıdır. Kazanın arka duvarı aynı zamanda binanın dış duvarını oluştururlar. Kazan dairelerindeki şartlar Riebe tarafından genelde kabul edilenden çok daha kötü olarak belirlenmiştir. Kazan dairesindeki hava sıcaklığı 24-35 oC, rölatif hava nemi % 20 - % 60 arasındadır. 0,26 m2 . K/W lık bir ısı geçirim direnci talep edilir. Bu değer hava neminin % 60 a ulaştığı zamanlar için söz konusudur. Nem % 20 - % 30 arasındaysa kazan dairelerinin çatılarında ısı yalıtımına gerek yoktur. Kazan dairesindeki kuvvetli hava akımları yalıtımsız, çok hafif duvarlar yapılmasını sağlamaktadır. Sadece kaide bölgesinde 0,26 m2 . K/W’lik bir ısı yalıtımı gerekli bulunur. Bunun dışında duvarların oluşturulmasında hafif kaplamalar veya camlamalar yeterlidir.

KÖMÜRLÜK BİNALARI

Kömürlük binalarının duvarları büyük bir oranla makine ve kazan dairelerini çevrelerler. Kömür verme platformu üzerindeki çatı, bina çatısını oluşturur. Hava sıcaklığı 8 oC, nem değeri % 72 olarak verilmiştir. (-10 oC lik bir dış sıcaklıkta) Kömürlük binasında zayıf bir hava hareketi vardır. 
Termo-elektrik santraları hem linyit ile çalıştırılıyorsa çatının yalıtım değeri 0,26 m2 . K/W olmalıdır. Briket veya tas kömürü depolanan kömürlük binalarının çatı kaplaması için yalıtımsız ondüle lifli çimento levhalar yeterlidir. 
Kömür verme platformlarının ıslanabileceği düşünülerek duvarların masif şekilde  oluşturulmaları gerekir. Mahyalarda ve yan duvarlarda ısı geçirim direnci R = 0.17 m2.K/W olmalıdır. 

MAKİNE DAİRELERİ

Makine dairesinde 25 oC lik iç sıcaklık ve % 43 lük rölatif hava nemi mevcuttur. Fakat bu değerler çeşitli santralarda değişmeler göstermekte, 34 oC lik hava sıcaklıklarına, % 76 lık rölatif nem değerlerine rastlanabilmektedir. Bu nedenle emniyetli olması açısından makine dairesinin bulunduğu binanın çatısının ısı yalıtım değeri R = 0.45 m2.K/W olmalıdır.
Mahya duvarları ve ön duvardaki masif bölgeler için Riebe, R = 0,28 m2.K/W lık ısı geçirim direncini gerekli bulmaktadır. Bunlar, santraların inşasında uyulması gereken yegane kurallar değildir. Tecrübelerle düz çatıların dışarı verilen buharların etkisinde kaldıkları görülmüştür. Binalar genellikle komsu soğutma bacalarından dışarı verilen kesif buharlar içinde kalır. 35 oC ye kadar yükselebilen sıcaklıklar çatı üzerinde beklenmeyen ani kar erimelerine neden olabilir. Pratikte sık sık böyle durumlarla karşılaşılabilir. Isı sadece çatı yüzeyinden değil, hafif duvarlardan veya çatı camlamalarından da etkili olabilir veya dışarı verilen sıcak hava karları eritebilir. Genellikle görülen hasarlar sadece suyu dışarı doğru giderilen düz çatılı termo-elektrik santrallara özgüdür. Bu nedenle santral çatılarının suyunun içeri doğru giderilmesi yerindedir. Elektrik uzmanları buna şimdiye kadar karsı çıkmaktaydılar. Uzmanlar, patlayabilecek bir düşey yağmur borusunun elektrik devre ve düzenlerine zarar vermesinden korkmaktadırlar. Fakat bu ayırıcı duvarlar veya özel bölmelerle engellenebilir.
Belki böylece sistem pahalıya mal olacaktır fakat santraların çatılarındaki saçakların donmaları başka türlü engellenemez.




25 Eylül 2014 Perşembe

Aktif Sistem Uygulamalarını İçeren Çatı ve Cepheler

Enerji etkin yapı kavramının gelişmesi, bu konudaki yaptırımların artması ve bilinçli yapılaşma ışığında yenilenebilir enerji kaynaklarının yapı kabuğunda kullanım yöntemleri farklı sistemleri beraberinde getirmektedir. Enerji etkin tasarım parametresinin bir girdisi olan yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı için bir diğer yöntem yapı kabuğunun aktif sistem ögeleri olarak elelınması
olmaktadır. Burada amaç, iç mekanda gerekli olan konfor şartlarının sağlanmasında yani başlıca
ihtiyaçlar olan ısıtma, soğutma, aydınlatma enerjisinin tükenebilir, pahalı kaynaklardan sağlanmasını
engellemek ve yenilenebilir enerji kaynaklarının yapılara adaptasyonunu gerçekleştirebilmektir. Bu
amaca yönelik geliştirilen aktif sistemler; güneş ve rüzgar enerjisini iç mekanda kullanılabilir kılan
mekanik ve elektronik sistemler bütünü olarak tanımlanabilmektedir. Yapı kabuğunda güneş
enerjisinden yararlanabilmek için PV paneller kullanılmaktadır. Rüzgar enerjisinden ise Rüzgar
türbinleri vasıtasıyla aktif cephe kaplama sistemleri olarak yararlanılmaktadır.

PV paneller güneş ısısını elektrik enerjisine dönüştüren yarı iletken sistemlerdir. Yapı kabuğu,
doğrudan güneş ışınlarına maruz kaldığı için PV panellerin yapıda kullanımında verim açısından en
uygun bileşen olmaktadır. Güneş pillerinin verim oranları, çalışma prensipleri bakımından maruz
kaldıkları güneş ışınım değerlerinden ve güneş ışınlarının geliş açısına bağlıdır. Paneller, uygulanacağı yerin yıllık güneşlenme süresi dikkate alınarak, tasarım aşamasında etüt edilmelidir ve
güneş ışığını dik alacak şekilde uygun açıyla konumlandırılmalıdır. PV paneller yapı cephesinde farklı şekilde tasarım olanağı bulabilmektedir. Bu sistemler;

• Gölgeleme elemanı, (strüktüre eklendiği için en basit şekilde yapıya entegre olabilmektedir.
Elektrik üretiminin yanında güneşten koruma sağladığı için çift fonksiyon yerine
getirmektedir).
• Yağmur perdesi, (geleneksel yapı elemanına dış yüzeyden monte edilmektedir.),
• Giydirme cephe sistemleri,(hafif giydirme cephe sistemlerinde opak yada şeffaf cam panel
yerine PV panel uygulamasıdır),
• Çift tabakalı cephe sistemleri olarak sıralanabilmektedir.

PV paneller yapı kabuğu olarak cephede kullanımının yanısıra aktif sistem ögesi olarak çatıda da yer
alabilmektedir. Çatıda kullanıldığında uygun eğim açısının daha kolay verilmesi bakımından
verimlilikleri daha yüksek olmaktadır. Bir diğer avantajı ise mevcut yapılarda enerji etkin iyileştirme
kapsamında çatıya entegrasyonunun daha kolay olmasıdır. PV panellerin çatı uygulamaları;

• Bina Monte PV Sistemler
• Bina Entegre PV Sistemler olarak ikiye ayrılmaktadır.

Bina monte PV sistemler çatı kaplamasının üzerine uygulanmaktadır. Kaplama ve panel arasında
boşluk bırakıldığı takdirde paneller havalndırıldığı için enerji verimlilikleri artmaktadır. Bina entegre
PV sistemler ise, çatı strüktürünün yerini alarak kabuğun kendisini oluşturmaktadır.
Çatı ve cephelerde kullanılan bir başka aktif sistem yöntemi ise rüzgâr türbinleri olmaktadır. Rüzgâr
enerjisinden elektrik elde eden bu sistemler yapılarda özellikle çatılarda kullanım tercihine sahiptir. İç
mekan tasarımını etkilemesi ve gürültü sorunu yaratmasına bağlı olarak cephelerde kullanımı daha az
olmaktadır. Rüzgâr türbinleri yapıda:

• Bina-monte rüzgâr türbinleri
• Bina-entegre rüzgar türbinleri olarak iki şekilde kullanılmaktadır.

Bina-monte rüzgâr türbinleri, çatı yada cephe formundan bağımsız, yapıyı kule olarak kullanan
sistemlerdir. Bina-entegre rüzgar türbinleri ise, tasarım aşamasında rüzgar enerjisinin kullanımının
esas alındığı yapıların bu tasarımla şekillendiği sistem biçimidir.

Kaynak : GNYAPI


24 Eylül 2014 Çarşamba

Sıcak Fabrikalarda Yalıtım

Çok sıcak fabrikalar yüksek sıcaklıkla çalışılan fakat kuru havalı aşırı ısıtılan bölmelerdir. Gereksiz ısı, genellikle çatı veya duvarlardaki ağızlardan dışarı verilir. Sadece rölatif hava neminin düşük olmasından değil, çatı ve duvar yüzeylerinden sürekli bir hava akımı sağlandığından su oluşma tehlikesi azdır.

Patlama tehlikesi nedeniyle bazı çok sıcak bölmelerin örneğin kazan dairelerinin hafif ahşap veya kasetli çatıları vardır. Hacim yalıtımı çoğunlukla gereksizdir. Hacim klimasının değerleri biliniyorsa bu gerçek hesaplarla da ispatlanabilir. Bu arada içteki ısı geçiş direncinin belirlenmesinde (Ri) hava hareketi de dikkate alınmalıdır (Ri = yaklaşık 0,08 hm2 oC/kcal veya 0,07 m2 K/W) çatı elemanlarının büyük hareketler yapmaya zorlanabileceği bu nedenle istenmeyen sıcaklığın perdelenmesi için çatıların alt tarafına ısı yalıtım tabakalarının yerleştirilmesinin gerekebileceği unutulmamalıdır. Yazın  hem güneş ısısıyla hem de fabrikanın kendi ısısıyla aşırı yüksek sıcaklıklara ulaşılabileceğinden genleşme derzlerinin mesafeleri alışıldığından daha sık olmalıdır.

Diğer bir sorun da bitümlü çatı kaplamalarında ortaya çıkmaktadır. Tecrübelerle katran veya benzeri katran yağlarının damladığı görülmüştür. Yumuşama noktası yüksek olan bir bitümde de aynı gözlem yapılmıştır. Yağların kusulmasının basınç ve ısı etkisi nedeniyle meydana geldiği sanılmaktadır. Bitümlerin akıcı yağ cinsinden sızıntılarının çatı elemanları arasındaki en dar derzlerden dahi sızdıkları ve aşağı damladıkları ispatlanmıştır. Bu nedenle yaz mevsiminde de sıcak olan odalar üzerinde ya kuru yalıtım levhalarının yerleştirilmesi ve buhar kesiciden vazgeçilmesi veya buhar kesici altına (en fazla) kendi içinde yapıştırılmış bir yardımcı tabakanın kuru olarak yerleştirilmesinden sonra buhar kesicinin yerleştirilmesi tavsiye olunur. 

22 Eylül 2014 Pazartesi

Cephenin İç Yüzeyine Ek Kabuk Uygulaması

Bu yenileme stratejisi genellikle, kitlelerin benliğinde yer etmiş, anıt özelliği taşıyan ve bu nedenle
cephe algısını değiştirecek müdahalelerin yapılamadığı binalarda kullanılmaktadır. Ek kabuk, mevcut
cephenin yalıtım özelliklerine bağlı olarak, yalıtımlı ya da yalıtımsız panellerden oluşmaktadır. Yalıtımlı paneller taşıyıcı döşeme tarafından taşınıp, bölücü duvarlarla desteklenir. Yalıtımsız paneller ise taşıyıcı cephe ya da döşeme tarafından taşınmaktadır. Bu strateji, cephenin iç yüzeyine yeni katmanlar eklenmesi yöntemiyle yapılan ısıl performans iyileştirmelerinin geliştirilmiş versiyonudur. Ek kabuğun kendi taşıyıcı iskeleti, bu stratejiyi sadece taşıyıcı duvarlar için değil, iskelet ve giydirme cepheler için de kullanılabilir kılmaktadır.

Mimari etkisi: Uygulama cephenin iç yüzeyinden yapıldığı için binanın dış görünüşünde hiçbir değişiklik olmamaktadır. Buna karşın, ek kabukla iç mekanının etkileşiminden iç mekan tasarımı büyük oranda etkilenmekte; bu nedenle titiz bir planlama gerekmektedir. Ek kabuğun iç mekanda 
kaybettirdiği alanın da iç mekan mimarisini etkilediği unutulmamalıdır. Cephenin gelecekte oluşacak
ihtiyaçlara bağlı olarak uyarlanabilirliğinin sağlanması da ek kabuğu oluşturan bileşenlerin planlama
ve tasarımına bağlıdır.

Kullanıcı konforu ve fonksiyona olan etkisi: Bu stratejinin iç mekan yenilemesiyle beraber düşünülmesi gerekmektedir. Böylece potansiyel zehirli malzemeler cepheden uzaklaştırılarak, yeni bir iç mekan tasarımı ve iklimlendirme konsepti sağlanabilir. Ek kabuk ve kabuklar arasındaki tampon bölgenin derinliği doğal aydınlatmayı engellemektedir. Diğer yandan tampon bölge, gölgelendirme elemanları için korunaklı bir alan oluşturmakta, teknik tesisat yerleştirmek için kullanılabilmektedir. Tampon bölge dış çevreyle bina arasında yeni bir iklim alanı oluşturan bir yalıtım tabakası olarak da düşünülebilir. Binanın kış aylarındaki ısıl performansı artar. Ancak yaz aylarında aşırı ısınma sorunu gözlenebilir. Bu sorunun giderilmesi için yenilenen binalarda mekanik havalandırma sisteminin kullanılması önerilmektedir. Ek kabuk binada yoğuşma problemi oluşturabileceğinden uygulamada bununla ilgili önlem alınması gerekmektedir.

Malzeme ve enerji kullanımına etkisi: Bu strateji ile orjinal cephe büyük oranda korunmakta; dış çevre koşullarından mevcut cephe ile korunan ek kabukta teknik gereksinimler azaldığı için malzeme
ihtiyacı da azalmaktadır. Ek kabuğun geri dönüşüm kapasitesi de oldukça yüksektir. Binadan ayrı bir
konstrüksiyon oduğundan kolayca sökülüp kaldırılabilir. Ayrıca ek kabuk, cephenin ısı yalıtım düzeyini makul derecede iyileştirdiğinden, binanın ısıtılmasında kullanılan enerji miktarı da azalmaktadır.

Ekonomik etkisi: Ek kabuğu oluşturan paneller yüksek prefabrikasyon ürünü oldukarı için yerinde yapım süresi azalmaktadır. Fakat yapım işleri iç mekanda sürdürüldüğünden yenileme süresince bina
etkin olarak kullanılamaz. Ek kabuk, binanın ısıl performansını enerji ihtiyacını azaltacak düzeyde arttırarak işletme maliyetlerini azaltır. Yine de cephenin işletme maliyetleri havalandırma konsepti tarafından belirlenmektedir. Diğer yandan ek kabuk bakım ve temizlik maliyetlerini arttırmaktadır. İki kabuğun da açılarak cephenin iç mekandan tamamen kullanılır olmadığı durumlarda, cephenin dışına temizleme cihazı kurulması gerekmektedir.



15 Eylül 2014 Pazartesi

Dış Cephe Kaplamaları

Dış cephe kaplama konutlara zarar veren yağmur,rüzgar,kar,güneş gibi dış hava koşullarına karşı etkin bir koruma sunarken aynı zamanda estetik olarak binanın mimari tarzını tamamlamak için de kullanılır. Dış cephe kaplaması ses iletimi en aza indirirken, ısı ve su yalıtımı da sağlayarak binanın ömrünü de uzatır. 

Kaplama malzemeleri genellikle binanın tasarım ve estetik görünümüne uygun olarak seçilir ve uygulanır.Türkiye’de ağırlıklı olarak ahşap, prekast, american siding, yalı baskı kaplamaları, kompozit (alucobont), granit, alüminyum, doğal taş ve cam cephe kaplamaları kullanılmaktadır, Amerika,Kanada ve Avustralya gibi ülkelerde dış cephe firmaları yaygın olarak (ısıl şartlara bağlı olarak) ahşap dış cephe kaplamalarıyla birlikte, american siding dış cephe kaplamaları kullanılmaktadır.

Dış Cephe Kaplama Malzemelerinin Özellikleri


Atmosferin kimyasal etkilerine dayanıklı olması,
Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden bozulmaması,
Sıcaklık farkları dolayısıyla oluşacak genleşme ve daralmalardan zarar görmemesi,
Yağış sularından bozulmaması ve suyu içine almaması,
Don etkisiyle bozulmaması,
İçten gelen ve iç yüzeyde oluşan buharın dışarıya çıkmasına engel olmaması gibi temel özelliklere sahip olmaları gerekir.

Yapı fiziğiyle ilgili olan bu özelliklerinin yanı sıra malzemeler binanın görünen yüzünü oluşturduğu için, doku özellikleriyle birlikte estetik yönden de binayı güzelleştirecek niteliklere sahip olması beklenir.

Dış cephe kaplama malzemeleri uygulama bakımından temelde 5 grupta ele alınır.
 

Dış Sıvalar
Yapıştırıcıyla Tespit Edilen Plaka Halindeki Kaplamalar
Doğal ve Yapay Taş Plakalar
Prefabrik Duvar Kaplama Panelleri
Giydirme Cepheler

Dış cephe kaplama genellikle inşaat imalat aşamasında yapıldığı için eski konutlarda uygulamak hem masraflı hem de zahmetli bir iştir. Binalara sonradan yapılabilecek dış cephe kaplamalarının en popülerleri, hızlı uygulanabilirlik ve ekonomik sebeplerden dolayı dış cephe mantolama uygulaması ve siding dış cephe kaplamalarıdır. Her iki dış cephe kaplama sistemi de hem ısı hem de su yalıtımı sağlar, uzun yıllar dayanıklılıklarını korurlar ve estetik olarak yaşam alanlarımızı güzelleştirirler.

Dış Cephe Kaplama (Mantolama) Nasıl Yapılır

Subasman Profili Uygulaması : Kullanılacak kaplama levhası kalınlığına göre subasman profilinin ebatları belirlenir. Profil duvara su terazisi ile düzgün bir hat oluşturacak şekilde ayarlanır ve dübel ile tespit edilir.

Kaplama Levhalarının Yapıştırılması : Hazırlanan yapıştırma harcı levhalara çerçeve metodu ile uygulanır ve dış yüzeyin altından başlanarak boşluk kalmayacak şekilde şaşırtmalı ( tuğla dizimi ) olarak yerleştirilir. Levhaların birleştitği kenarlarda yapıştırıcının taşmamasına dikkat edilmelidir. 

Kaplama Levhalarının Dübellenmesi : Rüzgar ve türbülans etkilerini önlemek için mekanik tespit elemanı olarak plastik dübel kullanılmaktadır. Kullanılacak dübel sayısı levha tipine,hava şartlarına ve bina özelliklerine göre belirlenir ve uygulanır. Dübeller dış cephe kaplama levhalarının ortasına ve diğer levhalar ile birleştiği ek yerlerine denk gelecek şekilde uygulanır.

Kenar ve Köşe Uygulamaları :  Kenar ve köşeler en fazla mekanik zorlanma etkisinde kalan bölgelerdir ve korunması gerekir. Bu bölgeyi korumak ve çatlama riskini azaltmak için alüminyum ya da fileli plastil köşe profili kullanılmalıdır. 

Fileli Sıvası Uygulaması : Kaplama sıvası çelik mala ile levhaların üzerine uygulanır. Donatı filesi sıva harcı henüz taze ve kurumamışken sıvanın içine gömülmelidir. Olası çatlakları önlemek için file ek yerlerinde 10 cm birbiri üzerine binili olarak uygulanmalıdır. Uygulanan sıvanın kalınlığı iki katta 3-4 mm olmalıdır.

Son Kat Dekoratif Kaplama : İlk kat sıva tamamen kuruduktan sonra tekstürlü son kat sıva uygulaması yapılabilir. Yağışlı havalarda malzeme özelliğini kaybedeceği için uygun hava koşullarında uygulama yapılmaması tavsiye edilir. Yeterli eleman sayısı ise hızlı bir şekilde ara vermeden uygulanmalıdır.

Dış Cephe Boya Uygulaması : Dış cephelerde boya uygulaması iki kat olarak fırça,rulo veya püskürtme ile cepheye uygulanmalıdır. 

8 Eylül 2014 Pazartesi

Asgari ısı korunumunun şartları

Batı Almanya’da çatılar için asgari ısı korunumunun normlandırılmış şartları, istisnai olarak kıs değil yaz durumuna göre saptanmıştır. DIN 4108 e göre bir düz çatı için 1,25 m2 oC/kcal (yaklaşık 1,08 K/W) lık asgari ısı geçirim direnci şart koşulmuştur (1965 ten beri). Hafif konstrüksiyonlar için daha büyük değerler istenir.

Yaz mevsimindeki büyük sıcaklık değişmeleri nedeniyle Doğu Almanya’da ayrıca şu sıcaklık amplitüdü azaltmaları şart koşulur:

Soğuk çatıların alt kabukları için v ³ 15
Tek kabuklu çatılar için v ³ 25

Bu sayede hafif bir çatının yetersiz bir ısı yalıtımıyla donatılması engellenmiş olur. Ağır bir çatı için normal bir ısı yalıtımı, fakat çok hafif bir çatıda yeterli amplitüd azaltımını sağlamak için aşırı boyutta bir ısı yalıtımı şarttır. DIN 4108 in aksine yalıtım malzemelerinin ısı teknik özellikleri, sıcaklık amplitüdü azaltması açısından incelenir. Ahşap yünü hafif yapı levhaları veya hafif köpüklü malzeme kullanılması arasında çok fark vardır.

Isı atalet değeri D; 1,0 in altında olan çok hafif tavan, hafif ahşap yünü levhalarla  kaplanacaksa 125 mm lik levhalarla sağlanabilecek 1,40 lık yalıtım değeri gerektirir. Köpüklü malzemeyle örtülecekse fazladan gereken 2,40 lık yalıtım değeri; 90 mm lik köpüklü levhalarla sağlanabilir. Burada her biri 45 mm kalınlığında nitelikli iki köpüklü levha söz konusudur. Isı ataleti 1,0 den büyük olan ağır bir tavan, hafif ahşap yünü levhalarda 0,90, köpüklü levha örtülerinde 1,10 luk yalıtım değerleri gerektirir. Burada sıcaklık amplitüdü azaltması belirleyici kriter olmaktan çıkmıştır. Sabit ısı geçişinin şartı olan asgari yalıtım değerlerinin önemi artmıştır (değerler daha büyüktür). 

6 Eylül 2014 Cumartesi

Gazbeton Donatılı Yapı Elemanları

Gazbeton donatılı yapı elemanları, mühendislik kurallarına uygun biçimde çelik donatılı olarak üretilen, yapıda çatı, döşeme ve duvar oluşumunda kullanılan büyük boyutlu yapı elemanlarıdır.

Gazbeton donatılı yapı elemanları, basit uygulama tekniği ve her mevsim çalışılabilme imkanı sayesinde basta toplu konut inşaatları olmak üzere, sanayi ve ticari yapılarda ileri bir yapı teknolojisi getirmesi nedeniyle tercih edilmektedir.


4 Eylül 2014 Perşembe

Empregne edici maddeler


Empregne etmek, sert bir malzemeye, su geçirmez yanmaz veya bozulmaz hale gelmesi için özel karışımlar, eriyik veya çözeltilerin içirilmesi demektir. Yapı malzemeleri, su tutmaz hale getirmek amacıyla empregne edilir. Bu hidrofoblaştırmanın en basit ve etkin yöntemidir. Burada belli bir film (ince tabaka) oluşmaz. Çünkü % 2 veya en fazla % 5 lik bir eriyik, malzemenin 3 ile 20 mm arası derinliklerine kadar sızar. Bir renk etkisi de meydana gelmez, sadece mevcut renkler biraz koyulaşır. Bu tür yardımcı maddelerin iki ana türü vardır.

•(alkali – duyarlı) sillikonatlar ve
•(alkalilere karsı duyarsız) madeni sabunların türevleri

Silikon tertipleri su sekillerde mevcuttur:

•Sulu çözeltiler (alkali silikonatları)
•Eritilmiş silikon reçineleri (Metil silikon reçinesi eriyikleri)
•Toz halindeki ürünler ve
•Özel silikon yağları

Yapı pratiğinde ilk iki grubun önemi daha fazladır. Suda eritilebilen ürünler en çok arananlarıdır. Havadaki karbondioksit etkisiyle suda çözülür halden çözülmez ve su tutmaz hale geçerler. Silikonize edilen malzeme tabakasının yine eskisi gibi, fakat sadece içleri çok çok ince kaplanmış açık gözenekleri ve kapilar ağızları mevcuttur. Buna rağmen sınır yüzeyi gerilimlerinin büyük olması nedeniyle nem toplamazlar. 

Empregne edilen bölge kapilarlar yönünden aktifliği yok edilmiş bölgedir. Bunun için sart, alt yüzeyin açık gözeneklerinin büyüklüğünün 0,05 mm den büyük olmamasıdır (!). Çünkü silikonlar bunları kapatamazlar. 

Silikonize edilen malzeme bölgesi böylece akıcı nem tutmadığı halde su buharı geçirir. Yağmur damlaları silikonize edilmiş cephelerde tutunamaz ve belli bir açıyla geri fırlarlar. 

En azından yüzde 2-3 lük, hatta gerektiğinde yüzde 5 lik çözeltiler kullanılırsa bir etki sağlanabilir. Malzeme genellikle yüzde 20 lik çözelti olarak imal edilir ve 1 : 8 – 1 : 10 oranında inceltilir. Fırça ile sürülebilir veya püskürtülebilir (püskürtme basıncı en az 1 at. Olmalıdır) Bir tek kat yeterlidir. 

Bir çok yazar silikonize edilmiş alt yüzeylerin boya tabakaları için daha elverişli olduğu görüşünü paylaşmaktadırlar. Tersine boya tabakası da silikonize edilebilir.

Grunau’ya göre silikon esaslı bütün empregnasyon malzemeleri alkalik hidrolize maruz kalırlar: Bu nedenle pH değerleri 9 dan büyük olan sıva veya beton yüzeylere  uygulanmamalıdırlar. Eğer önceden yapılması gereken fluatlaştırma işleminden tasarruf edilmek isteniyorsa kireç sıva üzerinde altı ay sonra, çimento harç üzerinde 12 ay ve sıcak hava ile sertleştirilmiş beton üzerinde 24 ay sonra silikonlu malzemelerle çalışılmalıdır.

H. Reuther alkalik hidrolizden maalesef söz etmemektedir. Sadece, alkalik reaksiyonlarının
güçlü olması nedeniyle metil silikonat karışımlarının pencere, cam metal veya plastik maddelerle temas ettirilmesini öğütlüyor. Bunlar zarara yol açabilirler veya ilerideki boyamalarda tutuculuğu azaltıcı etkide bulunabilirler. İnceltilen silikon reçinesi bileşimleri, hidrofob etkilerinin inceltici malzemenin buharlaşmasından hemen sonra başlaması nedeniyle avantajlıdırlar. Alkali silikonatlarda bu, kötü havalarda birkaç gün geçtikten sonra  gerçekleşebilir.

Granau, silikonların fayans, klinker, yoğun doğal tas plâkalar ve diğer emici olmayan malzeme üzerine uygulanmamasını öğütlüyor. Çabucak kirlenen yapışkan bir ince tabaka oluşur.

Silikonların etki süresi hakkında 2 ila 10 sene arasında değişen görüşler vardır. Hidrofob etkinin azalmasının nedeni, kesinlikle alt yüzeyin dışa verdiği alkalik sızıntılardır.  Suya olan sınır yüzeyi geriliminin yükseltilmesiyle su tutmama etkisi, empregne edilen malzeme bölgesindeki kapilarlığın azalması fakat aynı zamanda buhar difüzyon geçirgenliğinin korunması, sağlanmışsa empregnasyon işlemi başarıyla sona ermiş demektir.

Bu etkiler sadece silikonatlara kıyasla belli avantajları olan metal stearatlar tarafından oluşturulur.

Metal stearatlar alkalik sızıntılardan etkilenmezler. Ve bu, bütün beton elemanlarda ve sıvalı cephelerde, hatta çimento harçlı derzleri olan seramik cephelerde çok önemlidir. Ayrıca daha ucuzdurlar ve prefabrikasyon sisteminde de uygulanabilirler. 

Etkileri alkalilerce azaltılamadığı için uzun vadelidirler ve bu da bina için gerekli bir şeydir.

Emici malzemeden meydana gelmek zorunda olan empregne edilmiş cepheler daha zor kirlenirler, mantar ve yosunlarla da kaplanmazlar. Böylece yapı kötü bir dış görünüm arzetmez.

Bu sayede doğal tas levhalı cephelerdeki harç derzlerdeki kireçhidrat akıntıları görülmez
(Yoğun, ağır doğal tas plâkaları ve yoğun beton yapı blokları empregne edilemez fakat imâl sırasında beton levhaların karışımlarına metal stearatlar ilave edilebilir).

Yağmur suyu geçiren cepheler sonradan yapılan silikon reçinesi müdahaleleriyle düzeltilemezler. Alkali metilsilikonat veya çözülmüş silikon reçinesinin oluşturduğu çok çok ince tabaka geniş çatlaklar söyle dursun, açık gözenekleri bile örtemeyebilir.


3 Eylül 2014 Çarşamba

Cephe camı

Cephe camları, hava şartlarından korunum tabakası olarak da kullanılabilir. Isı ile genişleme özelliği, sıkıştırma gerilimlerine karsı hassaslığı ve difüzyon geçirgenliği nedeniyle kullanılmadan önce etraflıca düşünülmelidir. Cephe camının çok şeye karşı dayanıklı olması gerekmektedir. Yeni yapılar, tozlu ve dumanlı şehir havasında cam cephelerinde çabucak kirlendiğini ispatlamaktadır. Buna karsı oldukça kolay temizlenebilir. Yüksek yapılarda cephe asansörü kullanılır. En çok seramik (erimiş) boyalı (silikat tabakası) camlar, donuk camlar, buzlu camlar, renkli camlar ve arasında plâstik folyo bulunan iki tabakalı bitişik camlar kullanılır.

Takviyeli camlar, darbe, eğilme ve sıcaklık gerilimlerine karsı dayanıklılıklarıyla alışılmış
cama kıyasla daha önemlidirler. Kırıldıkları zaman keskin kırıklara değil küçük kırıntılara ayrılırlar. Renklendirilmiş, özellikle koyu renk camlar ısı absorbe ederler ve bu nedenle de ısınırlar. Güneş ısınlarına maruz kalan bir cam pencere çıkıntılarıyla veya yan kolanlarla kısmen gölgelendirilse bile camı patlatabilecek ölçüde gerilimler meydana gelebilir. Bu nedenle renkli cam, ön gerilimli olarak kullanılmalıdır.

Cephe camı üç ayrı şekilde monte edilir:

1. Duvara direkt olarak harçla tutturulan cam levhalar
2. Duvarın önüne monte edilen çerçeveli cam levhalar.
3. Özel konstrüksiyonlar üzerine yapıştırılan cam levhalar.

Direkt harç içine yatırılan cam levhalar cam mozaikten daha problemlidirler. Bu da kolaylıkla açıklanabilir. Yüzeyleri daha büyüktür, derz oranları cam mozaiğinkinin yüzde onu kadardır. Harç sadece hidrolik değil aynı zamanda elastik olmalıdır. Bu amaca çimento ilaveleriyle ulaşmak istemek yanlış olurdu. Bu iş için 1 : 5 lik bir horasan kireç harcı tavsiye olunur (Çimentosuz).

Açık renk seçilmesi gereken (donuk) cam levhaların arka tarafında harç yatağa daha iyi tutunmayı sağlamak amacıyla oluklar vardır. Buna rağmen sık sık bombeli cam levhalara rastlanmaktadır. Yapı elemanı kabardığı veya büzüldüğü zaman dış tabakaya bu gerilmeler iletilir.

Öte yandan cam tabaka güneş etkisi altında genleştiği zaman duvar bu harekete uymaz. Bu nedenle temas bölgesinde ayrılma gerilimleri doğar. Adezyon kuvvetlerini asar ve tabakayı alt yüzeyden çeker. Levhalar arasındaki derzler yeteri kadar su sızdırmaz yapılamaz. En fazla plâstoelastik bir macunla yalıtılırlar. Bu nedenle sadece kabaca sürülmüş bir sıva üzerine plastik bir macun, kavrama macunu sürülür. Aynı şekilde derzlerde yalıtılır. Böylece –en azından teorik açıdan- tabaka ve duvar arasındaki hareket sınırlandırılır. Asıl problem ise sadece kısa süre için bertaraf edilmiş olabilir çünkü hangi plastik malzeme on senelik dış etki sonucu plastikliğini koruyabilir.

“Sahici” cam cephe, bir çerçeve içine alınıp duvarın önüne monte edilen büyük cam levhalardan oluşur. Bu cephe camı sıkışma etkileri altında kalmadan hareket seklini değiştirebilmelidir, çünkü rüzgâr basıncına, rüzgâr emme kuvvetlerine, sarsıntılara (trafik tireşimleri) ve ses duvarını asan uçakların hava basıncı dalgalarına karsı koymak zorundadır. Bundan başka rengine ve yönlerine göre konumuna bağlı olarak güçlü sıcaklık değişimleri etkisi altındadır.

Çerçevelendirilmiş cam levhaların montajı için su kurallar gereklidir:

•Sadece takviyeli cam kullanılmalı ve
•Duvar ve cam arasındaki hava tabakası ventile edilmelidir.

1 Eylül 2014 Pazartesi

Döşemelerdeki nem yalıtımı

Bunlar da duvar yalıtıcıları ile birlikte kapalı bir sistem oluşturmalıdırlar. Kumlu yüzey üzerine dökülmüş en azından 150 mm kalınlığındaki bir iri taneli çakıl tabakası da yükselen yüzey nemine karsı bir engel sayılır (kapilar kırıcı tabaka). Eğer kuru bir zemin arzu ediliyorsa beton kaide üzerine bir yalıtım tabakası uygulanmalıdır. Bu tabaka bitümlü malzemelerden, örneğin karton veya plastik örtülerden meydana gelebilir. Bitümlü döşeme yalıtıcılarında soğuk astar kullanılmamalıdır çünkü yalıtım malzemelerinin yüzey üzerinde tutunmaları astarda belirli hasarlar oluşturabilir.